İç Anadolu’nun Orta Kızılırmak bölümünde, bir ilimizdir ve merkezi de aynı adla anılır. Yozgat şehri, Bozok yaylasının yüksek tepelerinden birinin eteğine kurulmuştur.
İl alanı, doğudan Akdağlar, güneyden ve batıdan Delice ırmağı vadisi, kuzeyden ise Deveci dağlarıyla çevrilidir. Bölge arazi itibarıyla genellikle dağlar ve vadilerle kaplıdır. Merkez ilçede yıllık sıcaklık ortalaması 9 derece civarındadır. Kuzeyindeki Çekerek vadisinde havalar biraz ılıman geçse de, İç Anadolu’nun tipik karasal iklimi hakimdir.
Tabiat güzellikleri bakımından eşsiz bir yöredir burası. Akdağmadeni çevresindeki orman ve yaylalar, bitki örtüsü, su kaynaklarıyla cenneti andırır. Akdağ ormanları, av meraklılarının da uğrak yeridir. Aynı şekilde Yerköy-Şefaatli arasındaki Karanlıkdere, bağları –bahçeleri, yabani hayvanları ile görenlerin hayranlığını kazanır. Çekerek ve Delice çayları civarındaki mesire yerleri. Çayıralan Ormanları, Sarıkaya, Sorgun ve Yerköy Kaplıcaları; ziyaret edilmeye değer dinlence yerleri ve şifa merkezidir.
İl merkezinin 4-5 km. kuzeybatısında Cehrilik denen bir gezinti yerinde, Gelin Kayaları vardır. İlk bakışta boynu bükük, eğilmiş bir kadına benzetirsiniz öndeki kayayı. Arkasındakiler ise bir düğün alayını andırırcasına sıralanır gider. Anlatılan bir hikâyeye göre Yozgat’ın yakın köylerinden bir kız, Yozgat’a gelin olmuş geliyormuş. Fakat bir derebeyi gönlünü kaptırmış kıza, yolda pusu kurmuş. Gelin alayı tam önlerinden geçerken, zorbalar üşüşmüşler gelin alayına. Kanlı bir dövüş olmuş. Gelin dayanamamış, ellerini semaya kaldırıp dua etmiş;
-Ulu Allah’ım. Beni bu haydudun eline düşürme. Benim yüzümden de kan dökülmesin. Ya uçup kuş olayım! Ya düşüp taş olayım!
O zaman orada bulunan herkes oldukları yerde taş kesilmişler. İşte bu yere Gelin Kayaları demişler.
Yerköy’deki Çapanoğlu Camisi,1749 tarihli en eski Çapanoğlu eseridir. Yine il merkezindeki bir adı da Ulu Cami olan Çapanoğlu Camisi, Mustafa Bey tarafından inşa ettirilmiştir. Cevahir Ali Efendi Camisi, Başçavuşoğlu Camisi şehrin diğer ünlü gönül evleridir. Her üçü de 18.yy sonlarına yapılmış. Cumhuriyet Meydanı’ndaki Saat Kulesi ise 19.yy sonlarına ait. Eski Belediye başkanlarından Tevfikzade Ahmed’in, Şakir Usta’ya inşa ettirdiği kule; yedi katlı tamamen kesme taşlarla örülmüş bir anıttır. Yine il merkezindeki Etnografya Müzesi olarak da kullanılan Nizamoğlu Evi iki katlı bir bina olup ahşap oymalarıyla ünlüdür. Milat öncesi ve sonrasına ait 4 bin eserin sergilendiği bu yapı.1871’de inşa edilmiştir.
Ancak Yozgat denince belki de ilk akla gelen yer Yozgat Çamlığı’dır Kısaca Çamlık adıyla bilinen bu yer: bitki örtüsü, böbrek rahatsızlıklarına iyi gelen su kaynakları, ağaçları ile cennet misali bir mesireliktir. Orta Anadolu’nun en eski, aranan, bir köşesidir. Şehrin birkaç km.uzağında,1360 m. yükseklikte, eskiden beri Yozgatlıların hatta çevreden gelenlerin yazı geçirdiği bir yayla durumundadır. Yakın zamanlara kadar halk, burada kiraladığı çadır ve barakalarda oturur, geceleri sazlı-sözlü toplantılar yaparmış. Her yıl Hıdırellezin ilk günü de burada eğlencelerle kutlanırmış. Karaçam, meşe ve ardıç ormanlarıyla cana can katan Çamlık.1956 yılında Milli Park haline getirilmiş. Ormanın kuruluşu, bugün bir efsaneyle dile getirilir.
Aşık kerem.”Aslı”sını ararken bir gün yolu Yozgat yakınlarındaki bu yamaca düşmüş. Aramış, sormuş derken, sevdiğine yine kavuşamamış. Bir çam dikmiş yamaca şöyle seslenmiş; Bu çamdan nice çamlar filizlensin, bir koruluk olsun, sazlar-sözler bizi anlatsın! İşte o gün bu gündür. Çamlık, bir sevda türküsüdür…”